Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Genel Direktör Yardımcısı Beth Bechdol, Gazze’deki insanların felaket düzeyinde kıtlığın eşiğinde bulunduklarını, ateşkesin kesinlikle gerekli olduğunu söyledi.
BM’nin merkezi Roma’da bulunan, gıda, açlık ve tarımsal konularda faaliyet gösteren kuruluşu FAO’nun acil durumlardan da sorumlu genel direktör yardımcısı Bechdol, Gazze’deki açlık, tarımsal üretim kayıpları ve iklim krizini AA muhabirine değerlendirdi.
Aylardır İsrail’in yoğun saldırısına maruz kalan, şu ana kadar 31 binden fazla insanın yaşamını yitirdiği Gazze’de hayatta kalabilenlerin açlık sıkıntısının ne durumda olduğu sorusu üzerine Bechdol, “Gazze’de yaşayan insanların felaket düzeyinde bir kıtlığın eşiğinde olduğunun dünyadaki herkes için açık hale geldiğini düşünüyorum.” dedi.
BM olarak birkaç ay önce yaptıkları genel değerlendirmede 2,2 milyon nüfuslu Gazze’deki halkın tamamının akut gıda güvensizliği içinde bulunduğunu belirlediklerini anlatan Bechdol, “Yıllardır yaptığımız bu tür değerlendirmelerde bu kadar ciddi seviyeye ulaşmış bir durumla karşılaşmadık. Bu, eşi benzeri görülmemiş bir durum. Gazze’de tespit edilen her bir kişinin akut gıda güvensizliği olduğu düşünülüyor.” diye konuştu.
Bechdol, Gazze’deki durumla alakalı kısa dönem içinde “Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC)” raporunun açıklanacağına işaret ederek, “Bu sınıflandırmada 3. aşama kriz, 4. aşama acil durum ve 5. aşama kıtlığa yakın felakettir. Önümüzdeki haftalarda yeni bir IPC raporu yayımlanacak ve bu raporun, 2,2 milyon insanın tamamının bu ağır durumla karşı karşıya olduğunu göstermeye devam edeceğinden eminim. 4. aşamaya giren insanların sayısında artış göreceğiz hatta 5. aşamaya girenlerin sayısında da artış olacağını düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
“(Ateşkes) Kesinlikle gerekli”
Gazze için uluslararası kamuoyunda yükselen ateşkes çağrılarına katıldığını belirten Bechdol, “Bu, kesinlikle gerekli ve kesinlikle hayati. FAO olarak, ilk aşamada güçlü biçimde acil insani ateşkes çağrısı yapan BM Genel Sekreteri ve diğer BM kuruluşlarıyla aynı çizgideyiz.” dedi.
FAO olarak Dünya Gıda Programı (WFP) ya da BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) gibi diğer BM kuruluşlarının sahada ilk yaptığı insani yardımdan daha farklı görev tanımlarının bulunduğuna dikkati çeken Bechdol, özellikle Gazze’deki tarım arazilerinin ve hayvancılık da dahil olmak üzere tarımsal üretimin nasıl yeniden ayağa kaldırılabileceğiyle ilgilendiklerini vurguladı.
Bechdol, “FAO, Gazze’de nihai aşamada ihtiyaç duyulacak tarımsal destek ile yeniden yapılanmayı desteklemek için elinden gelen her şeyi yapmaya hazırdır.” dedi.
Gazze’ye son dönemde havadan indirilen yardımların sorunu çözmede yetersiz olduğuna dair eleştirilerin hatırlatılması üzerine Bechdol, “Gazze halkına yönelik bir destek işareti olması ve gıdanın da bir insan hakkı olduğunun kabul edilmesinin önemli olduğunu, bu nedenle de kritik olduğunu düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
FAO’dan Gazze’deki hayvancılığı ayağa kaldıracak adımlar
FAO’nun Gazze’de geçim kaynaklarının yeniden inşası gibi hayati konulara odaklandığını ve buna yönelik adımlar atmaya hazır olduğunu vurgulayan Bechdol, hayvancılığın önemine işaret etti.
“İsrail makamlarından 500 metrik ton hayvan yemi taşıyan 20 kamyonun sınırı geçmesi için onay aldık.” diyen Bechdol, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hayvan yemi neden önemli? Hayvancılığın halihazırda yıkıma uğradığı konusunda çok endişeliyiz. Binlerce hayvan kaybettik. Yine de bazı analizler, halen yeterince küçük hayvanlar ve stoklar olduğunu gösteriyor. Etkilenen yerlere hayvan yemi ulaştırabilirseniz bu, sadece çiftçiler için ekonomik bir varlık olan hayvanın yaşamını sürdürmekle kalmaz, aynı zamanda bir beslenme kaynağı olur. Kırsalda koyundan keçiye birkaç tavuğu besleyebiliyorsanız bu, bir aile için protein demektir. Burada sütle beslenme vardır ki çocukların günde iki bardak süt içmesi çok kritik. Halihazırda çocukların ve yaşlıların yetersiz beslenmeden öldüğüne dair raporların geldiğini görüyoruz.”
Gazze’de tarım arazileri ile tarımsal üretim ciddi zarar görmüş durumda
İsrail’in bombardımanlarında tarım arazilerinin ne denli zarar gördüğü sorusu üzerine Bechdol, çoğunlukla uydu görüntülerine dayalı analiz yaptıklarını belirterek, “Elimizdeki rakamlar, tarım arazilerinin yaklaşık yüzde 43’ünün harap, seraların yüzde 26’sının yok olduğunu, sulama ve tarımsal su kaynaklarının, su kuyularının yaklaşık yüzde 30’unun da tamamen zarar gördüğünü gösteriyor. Dolayısıyla yeniden inşa ve rehabilitasyon açısından yapılması gereken çok sayıda iş var.” yanıtını verdi.
Bechdol, ateşkes sağlandığında FAO olarak en kısa sürede yeniden inşa çalışmalarına doğru şekilde destek sağlamak için hazırlandıklarını sözlerine ekledi.
Tarım arazilerine düşen patlamamış bombaların hem ekim hem de hasat açısından sıkıntı yarattığını dile getiren Bechdol, patlayıcıların toprağın kirlenmesine de yol açtığına dikkati çekti.
“Karadeniz Tahıl Koridoru, önemli bir etki yarattı”
Karadeniz Tahıl Koridoru’nun tahılın Afrika ve diğer pazarlara taşınmasında oynadığı rolün önemine ilişkin soruya Bechdol, “Karadeniz Tahıl Girişimi, geçen yıl Ukrayna’da başarılı bir şekilde hasat edilen tahılın Karadeniz’den çıkarılmasında ve sadece bazı Afrika ülkelerine değil aynı zamanda önemli bölgesel pazarlara ulaştırılmasında oldukça pozitif bir etki yarattı. BM Genel Sekreteri, Türkiye ve diğer ülkelerdeki liderlerin hala bir anlaşmaya varılmasını ve Karadeniz Tahıl Girişimi’nin bir kez daha yinelenmesini kolaylaştırmak için çalıştığını biliyorsunuz.” yanıtını verdi.
İklim krizi
İklim krizinin ciddiyetiyle ilgili Kovid-19 salgınında dünyanın geçtiği süreci anımsatan Bechdol, pek çoğu için Kovid’in hayatları boyunca küresel çapta her insanı etkileyen ilk şeylerden biri olduğunu düşündüğünü söyledi.
Bechdol, “Bu, her insanın Kovid geçirdiği anlamına gelmiyor ama kimileri aile üyelerini kaybetti, kimileri birçok kez bunu geçirdi ama bu ortak bir deneyim halini aldı. İklim krizinin de Kovid-19 gibi hepimizin hayatını etkileyecek seviyede olduğunu düşünüyorum.” dedi.
“Somali’de aslında olumlu bir eğilim var”
İklim krizinin etkilerinin ciddi biçimde görüldüğü Somali’yi geçen hafta ziyaret etme imkanı bulduğunu anlatan Bechdol, “Somali’de aslında olumlu bir eğilim var ve geçen yıl akut gıda güvensizliği yaşayan insan sayısında bir azalma gördük. 4 milyondan 3,4 milyona geriledi. Mütevazı bir düşüş var, eğilim doğru yönde ancak hala 1,7 milyon çocuk yetersiz besleniyor. Bazı açılardan Somali beni çok etkiledi.” ifadelerini kullandı.
Bechdol, 10 yıldır kuraklık-sel döngüsünün aşırı düzeyde yaşandığı Somali’de FAO’nun tarıma katkılarını şöyle anlattı:
“FAO’nun kendi verileri ve istatistiksel modelleme projesi, selin birkaç ay içinde geleceğini ve son derece zarar verici ve çok şiddetli olacağını öngördü. Bu bilgiyi paylaştık ve ilgili bakanlıklar ve ortaklarla nehir kıyısı bölgelerini inşa ettik. Çiftçileri farklı uygulamalara ikna etmek her zaman kolay olmasa da ürünlerini erken hasat etmeleri için teşvik ediyoruz. Mısır yetiştiriyorlardı, tamamen olgunlaşmasını beklemek yerine hala yeşilken hasat etmelerini ve bunu hayvan yemi pazarlarında kullanabileceklerini söyledik. Bunu yaptık ve tüm mahsulü kurtardık.
Sel geldiğinde zarar görecek hiçbir mahsul yoktu çünkü onları zaten insani tüketim pazarlarının aksine hayvan pazarlarına götürmek amacıyla hasat etmiştik.”