27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi sonrası Türkiye’nin demokrasiye dönüp dönmeyeceği tartışmaları ülkenin en önemli gündemiydi.
Ülkenin uzun yıllar askeri yönetim ile idare edilmesini savunan subaylar yoğunluktaydı.
Böyle bir dönemde gerçekleşen 1961 Seçimleri ise Türkiye için hayati bir öneme sahipti.
Seçim sonuçlarından memnun olmayan askerler, devleti sivillere teslim etmek istemediler.
Bu içeriğimizde, tüm zorlu koşullara rağmen demokraside ısrar eden siyasetçilerin kurdukları tarihimizin ilk koalisyon hükümetini anlatacağız.
27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi sonrası demokrasiye yeniden geçiş dönemini anlamak Türkiye’nin demokrasiyi hazmetmek için verdiği mücadeleyi de anlamak demektir.
İsmet Paşa, darbenin hemen ertesi günü ihtilal lideri Cemal Gürsel ile görüşmüş kendisine iki önemli tavsiye vermişti. 1-) Ordu’nun birliğini muhafaza et. 2-) Bir an evvel seçimlere gidip yönetimi sivillere teslim et, demokrasiye tekrar geçişi sağla..
DP’nin mirasçısı olarak kurulan AP ise 1961 seçimleri öncesi çekingen bir kampanya yürüttü. Hapisteki DP’lilerin yakınları bu partiyi kurmuştu. Birçok milletvekili adayı, meydanlarda şu sözleri söylüyordu: “Gözlerime bakın, size kimi hatırlattığını göreceksiniz”
Türkiye’yi 10 yıl yönetmiş başbakan ve iki bakanı artık yoktu. İnfazlar Ankara’da şaşırtıcı bir sessizlikle karşılandı. Hiçbir gösteri, protesto, nümayiş olmadı. Halk gerçek protesto için 15 Ekim’i bekliyordu.
27 Mayıs’ın üstünden 16 ay geçmişti. 16 ay boyunca evlerinde oturup susan, sokağa çıkmayan, yumruklarını sıkan insanlar sandıkta varlıklarını gösterdiler. Demokrat Parti geri dönmüştü.
Subaylar müdahaleden ve arzu ettikleri gibi seçimleri iptal edeceklerinden emindiler. Ancak bir kişiyi hesaba katmadılar. O kişinin adı İsmet İnönü’ydü. Paşa, çok net konuştu:
25 Ekim 1961 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. Milli Birlik Komitesi tarihe karıştı. Cumhurbaşkanı seçilen Cemal Gürsel, beklendiği üzere hükümeti kurma görevini İsmet İnönü’ye verdi.